SOĞANIN CÜCÜĞÜ

5 Kasım 2024106

Uzun yıllar önceydi. Babam Annem ve kardeşler hep birlikte deden kalma tarlada çalışıyorduk. Biz dokuz kardeştik, en büyüğümüz Ali abim hepimizi çok severdi. En küçüğümüzde Harun idi gündüzleri deden kalma tarlada ekin biçer akşamları eve dönerdik. Bir gün yine çalışmaya devam ederken ben hep annemi evde bize ne yemek yapacağını merak ederdim. Bulgur pilavı bişirsede yanına da bir soğan getirse diye dua ederdim.
Getirdiği soğanın cücüğünüde yemenin hayalini kurardım yemek gelene kadar hayalimden hep soğanın cücüğü geçti kokusu burnumdan çıkmıyordu ve annem yemeği getirdi bulgur pilavı yapmış yanında salata ve ayran getirmiş cebinede bir tane soğan koymuş sofranın başına ilk önce babam geçti ve bizlere gelin çocuklar diye çağırdı hepimiz oturmuşken Ali abim o soğanı alarak hiç bir kaygı duymadan sofranın kenerında kırdı ve cücüğünü insafsızca yedi. İşte o an kıllık başladı. Ali abi ne dediyse tersini yapmaya başladım halbuki canımın soğan cücüğü çektiğini söylesem abim eve gider bir soğan alır gelirdi.
Bir kaç gün sonra Ali abim anneme sabah bir çorba yap anne dedi ben hemen atıldım. Ben çorba içmem diyerek olayı sabote ettim ve yıllar böyle geçti Ali abim evlendi artık üç kişi olmuştuk birbirini sevmeyen yengemide sevmiyordum dört yıl sonrada ben evlendim bir birini sevmeyen dört kişi olmuştuk yıllar yılları kovaladı bir birini sevmeyen yirmi kişi olmuştu bir türlü birbirimizin yüzüne bakmıyor bunların başlıca nedeni soğanın cücüğü idi zaman acımasızca geçiyor biz yaşlanıyoruz ömür bitiyor Ali abim öleli dört gün oldu gözlerimin yaşı bir türlü dinmiyor bir ömür sevmediğim adama hıçkıra hıçkıra ağlıyordum bu ölüm benide öldürmüştü adeta halbuki hiç yapımaması gereken şeylerdi oldu bitti neylersin bir soğanın cücüğünden bir anlık kırılmadan evlatlarımıza ömrü zehir ettik sevmek bu kadarmı zordu artık soğanın cücüğünü yiyorum abimi çok özledim bence hiçbir akrabayı hiç bir evladı hiç bir insanı kırmadan yaşamak en doğru şey tavsiyem budur dostlar. Cuma günü görüşmek üzere sağlıkla kalın.