MEMLEKET MESELELERİ
İnsanoğlu, kendi menfaati çerçevesinde doğaya ve çevreye verdiği zararın kat be kat mislisini almaya başladı artık.Doğa,geç de olsa intikamını bir şekilde alıyor öyle ya da böyle.Nüfusun tahmin edilenden çok hızlı bir şekilde artması,sürekli konut alanlarının açılması,tarım arazilerinin yok edilmesi,insanların teknolojiyi adeta doğaya karşı bir silaha dönüştürüp atmosferi,denizi ve toprağı kirletmeye başlaması ile ,sıra dışı felaketler de kaçınılmaz oldu.Depremler,yangınlar,heyelanlar,ani su baskınları; abartmak gibi olmasın ama her günün sonuna yaşıyor olarak çıkmaya sevinmeye başladık.
Yaşam eskisi gibi değil artık; neredeyse hemen her gün Türkiye’nin bir şehri sarsıntıyla irkiliyor, memleketin bir yakası sıcaklık ve kuraklıktan kavrulurken, diğer tarafta dondurucu ayaz ve şiddetli soğuk ne bahçe koyuyor ne de ağaç. 5 ayda yağması gereken yağış miktarı bir bakmışsın şehrin birinde insanların tepesine 10 dakikada düşüyor, hem de seli sele katarak.
Mevsimler de belirgin bir kayma var,neyin ne zaman yaşanacağı belli değil artık.Doğanın insan habitatlarına gösterdiği nezaket ve sabır artık bitti,belli ki önümüzdeki yıllarda bu tür afetleri sıklıkla yaşayacağız.
Fakat doğa fenomenlerdeki bu değişimlere karşı insanoğlu henüz gerekli adaptasyonu sağlamış değil.
Depremler oluyor akıllanmıyoruz, ilk aylarda şokun etkisiyle tüm yapılar, binalar didik didik denetliyor, fakat üç bey sonra aynı tas aynı hamam, binalar yeniden yükseliyor, çığlıklar unutuluyor ta ki bir sonraki büyük depreme kadar.
Memlekette alt yapı sorununu çözememiş çok vilayet var, bunlardan birisi de Osmaniye’nin Kadirli ilçesi.Ne yollar,ne köprüler,ne de ilçenin içinden geçen dereler değişen iklim koşullarına hazır.Az gidilmiş uz gidilmiş,seneler geçirilmiş fakat yollar da aynı,köprüler de,değişen pek bir şey yok.Doğanın acımasızlığına karşı eller kollar bağlı. En son yaşanan sel felaketi de bunun bir göstergesi.Daracık sokakların arasından kendine uzun ince bir yol bularak akan dereler,10 dakikalık sağanak yağmurda şahlanıp,evleri yutacak nerdeyse.Elbette can kaybı yok,ama mal da canın yongası,bunu en iyi başına gelen bilir.
Eskiyi yıkmak zordur elbette ama doğanın akışına da gerekli yolları açmak gerek vakit geç olmadan.