CEVAPSIZ SORULAR

24 Ocak 202585

Bir ülke düşünün; hiç yöneticilik deneyimi ve eğitimi almamış kişilerin genel müdürlüklere getirildiği,alanında uzmanlığı bırakın,çıraklık basmağından dahi geçememiş bireylerin birim başkanlığı yaptığı…
Bir eğitim sisteminin çapının kendisine yön veren yöneticiler kadar olduğunu hesapladığımız anda bu tarz bir tablonun uzun vadede eğitim sisteminin çöküşünü resmettiğini anlamak çok da zor değil.
Ne yazık ki ülkemizde okul müdür yardımcısı ya da şube müdür olabilmek için bile sınava girmeye gerek duyulurken,daha üst mevkiler olan ilçe milli eğitim müdürlüğü,il milli eğitim müdürlüğü ve müdür yardımcılığı,milli eğitim bakanlığı daire başkanlığı ve milli eğitim bakanlığı genel müdürlüğü için böyle bir ön şart zorunlu değil.Yani bürokrasi açısından daha üst bir makam teşkil eden,ve daha bir üst teknik ve uzmanlık kriterleri gerektiren bu yöneticiliklerin liyakate dayalı bir kriteri yok.Tamamen sübjektif atamalar dahilinde makam koltukları dolduruluyor.Mesela bir bakıyorsunuz bir gecede hiçbir öğretmenlik yahut yöneticilik deneyimi olmayan bir öğretmen MEB Merkez Teşkilatı Daire Başkanlığına atanabiliyor,ya da alanında ehli olmayan,gerekli nitelikleri taşımayan sıradan bir vatandaşı ertesi gün başka bir makamın koltuğunda bulabiliyorsunuz.Yani tabiri caizse istediğiniz kişiyi istediğiniz üst düzey yöneticilik sıfatına yakıştırabiliyorsunuz.
Peki,kriterlere bağlı atayamadığınız bu kişiler,görevlerini icraa ederlerken sizin sözünüzden çıkabilirler mi? Hür,cesur kararlar alabilirler mi kriz anında? Cevabın evet olabilme ihtimali çok zayıf.Muhtemelen koltuk garantisi için iradenin emirlerini katiyen uygulamak zorundalar.Hal böyle olunca çoğu insan,siyasilere,belediye başkanlarına ya da sendikalara yakınlık ilişkilerine girmeye çalışıyor kendilerine ön taraflarda bir yer kapabilmek için.
Bu anlamda MEB Teşkilatı’nın kısa ,orta ve uzun vadeli sağlam planlar yaparak,en sağlıklı personel seçme ve yerleştirme tekniklerini kullanarak uygun personellerin seçimini gerçekleştirmesi gerekir.Aynı zamanda eğitim bürokrasisini ve insan kaynakları politikasını çağdaş dünya standartlarına uygun olarak hukuk ve liyakate dayalı bir biçimde yönlendirmelidir.Aksi takdirde bu kafadaki cevap bekleyen sorular uzayıp gider.