KUKLA ŞOV
Hafta sonu Beyaz Saray’da yaşanan diplomasi rezaletinin yankıları artarak devam ediyor.Tüm dünya,seçimlerin ardından yeniden ABD’nin başkanı olan Trump’ın kameralar önünde Zelenski’yi, önce Beyaz Saray’a davet edip,ardından çocuk gibi azarlamasını konuşuyor.
Huzuruna çağırdığı egemen bir devletin başkanını babasının uşağı gibi aşağılaması aslında da tam da Trump’a yakışır bir hareketti! Diplomatik ahlaktan yoksun Trump,insanları aşağılamaya,hor görmeye devam ediyor. Ona göre,ülkesinin haricindeki diğer tüm insanlar hamam böceği.Diğer devlet adamlarına ve halklarına hiç saygısı yok.Zelenski de bundan nasibini aldı.
Kameralar önünde sergilenen bu kukla gösterisinin arka planında tezgahlanan bir antlaşmanın olduğunu da unutmamak gerek.Zelenski neden oradaydı? Ağzı kan kokan,iki köpek balığı ülke bir şeyleri paylaşmanın derdinde,haliyle paylaştıkları topraklar da Ukrayna’nın hamilinde olunca Zelenski de imza için oradaydı.Savaşta Ukrayna’nın neredeyse üçte birini ve Kırım’ı işgal eden Rusya’nın hedefi,bu antlaşma ile buraların tapusunu almak.ABD’nin de bir sinsi planı var; Ukrayna’daki nadir toprak elementleri işletmesini kendi inisiyatifine almak.Yani,tezgah önceden ayarlanmış.Kuşkusuz Zelenski,Beyaz Saray’a barış için geldi,gayet de olumlu bir tavır takındı,fakat kendinden istenilen şey teslimiyetten başka bir şey değildi.
Eski ABD başkanı Biden ve Batı Avrupa’yı arkasına alıp Rusya’ya savaş açan Zelenski’nin,ülkesini savaşa sürüklemesi,çarlık rüyası ile yaşayan ve sıfır acıma duygusu olan Putin’in de tam işine geldi.Gerçi dizi oyunculuğundan bir çırpıda bir mafya babası ve medya patronunun desteği ile devlet başkanlığına getirilen bir adamın siyasi kariyeri de ancak bu şekil de sonlanabilirdi.
Sonuç itibariyle Zelenski’nin Ukrayna’daki fiili varlığı sona ermek üzere.Yapılan seçim anketleri de bunu çok net gösteriyor. O yüzden de Beyaz Saray’da pek muhatap alınmadı.
Figüran olarak orada bulunması gerekiyordu.Trump ise dünyayı adım adım kaosa sürüklemeye devam ediyor,Filistin’i Gazze’yi bir kenara bırakın,tüm dünyayı kendi malı gibi gören şizofren bir devletin başkanından daha ne beklenirdi ki?