NE DEVİR AMA

8 Ağustos 2025958

Güzel bir pazar kahvaltısının ardından,evdeki ahali akıllı telefonlarından bir şeyler kurcalarken,aklımdan geçen ve gençlik yıllarımdan kalma bir alışkanlığı ihmal ettiğimin farkına vardım; evet,ne zamandır şöyle kahve eşliğinde gazetelerin köşe yazılarını okuyup ek mecmualarını karıştırmıyordum.Bin bir hevesle üzerimi giyinip köşe bucak gazete satan bir büfe,market aramaya koyuldum.Ama ne mümkün…O köşe başlarında gelip geçerken gazete aldığımız,gözlerimizi fal taşı gibi açarak incelediğimiz dergileri,mecmuaları satan büfeler artık alkol satışına ve şans oyunlarına teslim olmuş.Olur ya belki bir umut süpermarketleri,oradan da zincir marketleri dolaştım fakat nafile.Aşağı yukarı 2 saatlik beyhude mücadelenin ardından yaz günü kan ter içinde eve döndüm.
Zihnimdeki ‘Yakın Çağ’dan Dijital Çağ’a acımasız geçiş nasıl ani bir ağrıya dönüştü.Ne devir ama; keyifle sayfaları hışırdatarak çevirdiğimiz gazeteler,köşe yazıları,magazinler artık topyekün bir ekranın içerisine sığdırılmış.İnternetin ve şarjın mevcut ise ya da gözleriniz sağlam ise ne ala,yoksa yandınız.Ya bir de elektrik olmadığını düşünsenize ,eyvah eyvah…
Büyük şehirlerde hala gazete satışını devam ettirmeye gayret gösteren birkaç büfenin gazete rafları akşam saatlerinde bile tükenmiyor,hepsi ağzına kadar dolu,satış yok,varsa da ya spor ya da ganyan gazeteleri.Otobüslerde ya da vapurlarda kafasını gazetenin bulmaca kısmına gömmüş o eski amcalar nerede?
Gazeteyi okurkenki amacım küçük bir kısmı haber almak,asıl amaç ise mevcut haberleri farklı cenahtan gazetecilerin nasıl yorumladığını algılamak.”Görmek” dediğimiz şey habere verdiğimiz kıymeti ifade eder.Haberi görmek ise internetten kolay algılanabilecek bir durum değil ki!
Akıllı telefonlar artık ilkokul çağına inmişken,youtube,netflix ve google tv’ler her odada yerini almışken gazetelerin günlük tirajını siz tahmin edin artık. Ne ara bu hale dönüştük akıl alır gibi değil!