MUAMMA ÇÖZÜLEMEDİ SIR PERDESİ ARALANAMADI
Son zamanlarda Türkiye’nin gündemini meşgul eden, masum bir çocuğun cinayeti, toplumun her kesiminde derin bir üzüntü yarattı. Narin yavrucak cinayeti, sadece bu küçücük kızın kim tarafından öldürüldüğü değil, aynı zamanda niçin öldürüldüğü sorularını da gündeme getirdi. Olayın yaşandığı köyde yaşayan herkesin ifadesine başvurulmasına rağmen, alınan cevaplar her seferinde aynı kaldı: “Görmedim, duymadım, bilmiyorum.” Bu durum, köy halkı arasında derin bir sır saklandığı izlenimini uyandırdı.Köydeki bu sessizliğin ardında yatan nedenleri araştırdığımızda, aile içindeki dinamiklerin ve toplumsal ilişkilerin karmaşıklığı dikkat çekiyor. Cinayetle suçlanan bireylere baktığımızda, ailenin en büyük üyelerinin -anne, amca ve abi- bir arada bulunması ve suçu üstlenme eğilimleri, akıllarda soru işaretleri yaratıyor. Özellikle büyük abi, yaşamı boyunca birçok defa sorunlu bir karakter sergilemiş; sinirlenmesi halinde kendisine ya da başkalarına zarar verebilecek bir davranış sergileyebiliyor. Anne, bu durumu biliyor olmasına rağmen çocuğunu koruma içgüdüsüyle sessiz kalıyor. Amca ise, köyün muhtarı olması nedeniyle toplumu etki altına almış, herkesin dilini susturmuş görünüyor.Karakol komutanı ile olan samimi ilişkileri bu durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Köy halkının güvenliği ve soruşturmanın seyrini etkileme gücüne sahip olan bu kişi, işin içine karışan birçok sıkıntıyı da beraberinde getiriyor. “Küçük kızı kayıp ilan ederek durumu kapatabiliriz” düşüncesi, köye dair çoğu şey gibi zaman içerisinde çürümeye mahkûm oldu.Vaka, bir yandan jandarma ekiplerinin araştırmalarıyla aydınlatılmaya çalışılırken, diğer yandan bu kadın ve erkeklerin ödemeleri gereken ağır bedellini dair karanlık bir tabloyu ortaya koyuyor. Jandarma, durumun ciddiyetini anlamakta gecikmezken, bir kişinin panik haliyle sergilediği davranışlar sonucu, işin aslında yatan gerçeğe dair kapılar aralanmaya başlıyor. Nevzat Bahtiyar, bir itirafla olaya dair çorap söküğü gibi giden bir dizi olayı da peşinden sürüklüyor. Ancak onun sözleri, asıl katilin kim olduğu ve bu cinayetin nedenini tartışma konusu olmaktan kurtaramıyor.Olayın yargılama aşamasına geçişi, sadece milli bir merak yaratmıyor aynı zamanda toplumsal adaletin ne denli işlediğine dair de bir yansımadır. Ocak ayının 12’sinde bu anne, abi ve amcaya verilen ömür boyu hapis cezası, Türkiye’nin dikkatlerini bu davaya çevirdi. Ancak, gerekçeli kararın verilmesindeki bekleyiş, insanların bu davanın karanlık perdesinin aralanacağına dair umudunu tazeliyor.Bu cinayet, sadece sıradan bir olay değil, aynı zamanda toplumsal dinamiklerimizi sorgulamamıza neden olan bir muamma olarak karşımıza çıkıyor. Üç kişinin bildiği sır, sır değildir. Zamanla ortaya çıkacak ve bir gün bu cinayetin ardındaki perde aralanacaktır. Her ne kadar hala yanıt bekleyen birçok soru varsa da kesin olan bir şey var: Adalet er ya da geç tecelli edecektir. Selamlar.