Kapadokya’nın Sessiz Hikâyesi
Geçtiğimiz günlerde eşimle bir tur şirketiyle gittme fırsatımız oldu Kapadokya’ya. Memleketimin en güzel en büyüleyici yerlerinin bu kadar etkili hikayesi olduğunu bilmiyordum. Kadirlili hemşehrilerimizle beraber bu büyülü atmosferi yakaladık. Yolculuk sırasında sosyal medyadan beni takip edenleri tanıma fırsatı buldum. Çok güzel bir geziydi unutulmaz anılar biriktirdik. Gazetemiz aracılığıyla İlkokul birinci sınıftan beri hiç ayrılmayan, şimdi de Şehit Musa Sarıgöz ortaokulunda okuyan iki genç hanımefendiyi anmadan edemedim. Ve bu haftaki köşe yazımda eşsiz Kapadokya Bölgesinden bahsetmek istedim . Türkiye’nin tam kalbinde, rüzgârın ve zamanın sabırla yazdığı bir masaldır Kapadokya. Bugün görenin nefesini kesen bu coğrafya, milyonlarca yılın sessiz ve kararlı emeğidir . Doğa bazen insanın yapabileceği hiçbir şeyi kıskanmayacak kadar ince bir işçilikle çalışır ve Kapadokya da bunun en güzel kanıtıdır.Bir düşünün… Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ bir zamanlar hırçın birer dev gibiydi. Yüzyıllar boyunca patladılar, gökyüzünü dumanla kapladılar. O kızgın lavlar, kül taneleri ve taş parçaları yeryüzüne yağdı; bugün ayak bastığımız toprakların ilk çizgilerini onlar attı. Bu yumuşak tüf tabakaları, doğanın beklediği büyük dönüşümün başlangıcıydı.Sonra rüzgâr, yağmur, güneş, soğuk ve sıcak… Hepsi birer heykeltıraş gibi milyonlarca yıl yılmadan, usanmadan aynı yerleri oydular, törpülediler, şekillendirdiler. Sonunda bugünkü peri bacaları dediğimiz o masal kuleleri oluştu.İnsanoğlu ise her zaman gittiği yere kendinden bir parça bırakmayı bilir. Kapadokya’da da böyle oldu. Yumuşak tüf kayaların içine oyulan evler, kiliseler, hatta yeraltı şehirleri bu topraklara eklendi. Derinkuyu’da onlarca metre derine inen tüneller, Kaymaklı’da sessiz koridorlar… Bunlar yüzyılların sığınağı oldular; bazen bir umut, bazen bir gizleniş, bazen bir dua barındırdı içinde.Bugün Kapadokya’ya giden herkesin içinden bir hayranlık geçer. Çünkü burası sadece bir coğrafya değil, doğanın vakur sabrı, insanın ince dokunuşu ve tarihin derin nefesidir. Peri bacalarının arasından yükselen balonların renkleri de bir o kadar muhteşemdir.Belki de Kapadokya’nın asıl güzelliği, bize şunu fısıldamasındadır:Her mucize bir anda değil, zamanın sessiz adımlarında saklıdır.



