BALKANLARDA ACI TARİH -2-

9 Eylül 202593
Yine bir gün düşünceli düşünceli oturmakta iken iletişim kanallarında kıpırtı oldu. Arayan ses
-Kadirciğim Balkan turu var katılmak ister misin? Diyordu. Hiç düşünmeden ve tereddüt etmeden
-Evet, cevabını verdim. Detaylara bakılırsa tarihi ve turistik bir gezi olacaktı.
Şartlar konuşulmaya başlandığında tamda aradığımıza yakın bir organizasyona benziyordu.  Organizasyon ile ilgili tüm hazırlıkları sırasıyla tamamladık. Pasaport, yurtdışı harcı sırasıyla hazırlandı.
Ve büyük gün gelip çattığında kendimizi Çukurova uluslararası Havalimanında bulduk.  Dış hatlar terminalinde sıraya girdiğimizde bekleyen birçok kişinin bu tur proğramı için hazırlık yaptığını farkettik. Saatlerin nasıl geçtiğini anlamadan haydi Bismillah diyerek uçaktaki yerimizi aldık. Bir saat kırkbeş dakikalık bir yolculuktan sonra kendimizi Makedonya Üsküp havaalanında bulduk. Gecenin bir yarısıydı. Gördüğümüz ışıklardan başka bir şey değildi. Doğruca dinlenmek üzere daha önceden Tur Firması tarafından ayarlanan otele gittik. Ve kahvaltıyı hazırlayan şef KADİRLİ’liydi
Sabahın ilk ışıkları ile birlikte yola koyulduğumuzda içimizde buruk bir acı, saklayamadığımız bir heyecan vardı. Evet, tur rehberinin anlattığına göre ilk durak Kosova ülkesiydi. Tarihimizde derin izler bırakan Kosova. Yolculuk kişiden kişiye değişen değişik duygular içerinde Kosova’ya doğru devam etti. Rehberin kısa bir bilgilendirmesi ile Kosova’ya geldiğimizi anladık.
-Şurası Kosova savaşının yapıldığı yer, şurası Padişah 1.Murad’ın şehit olduğu yer. İşte türbesi. Aracın durması ile birlikte, Devleti Ali Osman’ın ilk ve tek savaş meydanında şehit padişahı 1.Murad’ın Türbesine girip hemen Fatiha’mızı bağışladık. Türbe tamamen Osmanlı izlerini taşıyordu. Ortada şehit Padişahın içinde defnolunduğu sanduka, yerler ve duvarlar tertemiz ve manevi bir atmosfer vardı. Bizimle birlikte birçok kişide türbeye girerek Fatiha okudular. Türbenin kapısında çok yaşlı fakat ortadan ikiye ayrılmasına rağmen altı yüzyıldır ayakta duran bir dut ağacı vardı. Yakın bir zamanda Özel bir ilaçla koruma altına alınmıştı. Hikâyesini sorduğumuzda;
-1.Murad’ın türbesinin buraya yapılması ile birlikte dikilmiş, yağmurlu bir günmüş. Şimşekler çakmış, dut ağacı ikiye ayrılmış lakin o gün bu gündür varlığını devam ettiriyordu. Gördüğü tüm acıları direnmiş ve dimdik ayaktaydı. Ecdadın ağaç sevgisinin bir sembolü olarak yaşamaya devam ediyordu.
Aklımıza o kutsi hadis geldi.
”Kıyamet kapmaya yakınken elinizde bir ağaç fidanı varsa ve onu dikmeye vakit bulabilirseniz onu dikin’’