Kitap Sevgisi Evin Kapısında Başlar
Hepimiz zaman zaman “Çocuklarımız neden kitap okumuyor?” diye düşünüyoruz. Raflarda sıralı kitaplar yerinde duruyor, kütüphaneler kapılarını açıyor ama gençlerimizin ellerinde çoğu zaman kitap yerine telefon görüyoruz. Oysa kitap, sadece bilgi değil; hayal gücü, duygu ve düşünce dünyasını besleyen bir dosttur. Peki, bu dostluğu çocuklarımıza nasıl kazandırabiliriz?
Her şey önce ailede başlar. Çocuğun en yakın rol modeli anne ve babadır. Evinde kitap okuyan bir ebeveyn, farkında olmadan çocuğa “okumak değerlidir” mesajını verir. Bu yüzden ailelerin çocuklarıyla birlikte kitap okuma alışkanlığı edinmesi çok önemlidir. Hatta akşamları kısa bir “aile okuma saati” düzenlemek, çocuğun gözünde kitabı günlük hayatın doğal bir parçası haline getirir. Ayrıca çocukların yaşına, ilgisine ve merakına uygun kitaplar seçmek gerekir. Çünkü her çocuğun dünyası farklıdır; kimi macera sever, kimi şiire ilgi duyar, kimi de tarihi hikâyelerden keyif alır.
Okullar ise bu alışkanlığın pekiştiği yerlerdir. Öğretmenlerin yönlendirmeleri, düzenledikleri okuma saatleri ve kitap sohbetleri çocukların kitapla bağını kuvvetlendirir. Sınıf içinde yapılan küçük tartışmalar, öğrencilerin hem okuduklarını anlamlandırmasına hem de kendini ifade etmesine yardımcı olur. Ayrıca yazar buluşmaları, kitap fuarlarına katılımlar, “okuma şenlikleri” öğrencilerde büyük heyecan uyandırır. Çocuklar yazarıyla tanıştığı, kitabını imzalattığı zaman okuma sevgisi daha da artar.
Bir diğer önemli nokta, okumayı bir zorunluluk gibi göstermek yerine bir keyfe dönüştürmektir. Çocuk “Kitap oku, ödevin bu!” cümlesini duyduğunda okumadan uzaklaşabilir. Oysa “Hadi birlikte bakalım, acaba bu hikâyede kahraman ne yapmış?” gibi bir yaklaşım çocuğun merakını canlı tutar. Çocuk okuduğunu paylaşabildiğinde, onu tartışabildiğinde ya da bir resimle, drama etkinliğiyle ifade edebildiğinde kitap hayatının eğlenceli bir parçası olur.
Günümüz dünyasında teknolojiyi yok saymak mümkün değil. Çocuklar telefon, tablet ve bilgisayarlarla iç içe büyüyor. Ancak bu araçlar okumaya da hizmet edebilir. E-kitaplar, sesli kitap uygulamaları ve çevrim içi kütüphaneler doğru kullanıldığında çocukların kitapla tanışmasını kolaylaştırır. Önemli olan teknolojiyle okuma kültürünü dengelemek ve dijital imkânları doğru yönlendirmek.
Sonuç olarak, okuma alışkanlığı kazandırmak sabır isteyen, ama meyvesi çok tatlı olan bir süreçtir. Ailenin sevgisi, öğretmenin yönlendirmesi, toplumun desteği birleştiğinde çocuklarımız kitaplarla büyüyebilir. Kitaplarla büyüyen nesiller ise düşünen, sorgulayan ve ufku geniş bireyler olarak yarınlarımızı daha aydınlık hale getirecektir.