HAYAL DÜNYASI

19 Eylül 20251015
Tıpkı seçim öncesindeki vaatler gibi yeni eğitim-öğretim sezonu öncesinde zihinlere kazılan hayaller ile gerçekler neredeyse siyah ile beyaz gibi. MEB’in istatistiklerine baktıktan sonra birkaç devlet okulunu gezdiğinizde anlıyorsunuz aslında beklentilerin hep bulutların üstünde dolaştığını.İlkokuldan liseye kadar her bir öğrenciye ayrılan kişi başı miktar, OECD ortalamasının çeyreği kadar etmiyor.
Sabunu, peçeteyi bulamayan okullar var. Sayılar,istatistiki bilgiler neye dayanarak çıkarılıyor aklım almıyor,öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ilkokullarda ortalama 18,liselerde ise ortalama 12 imiş,Anadolu’nun taşra kasabalarında bu rakamı okullarda görebiliriz fakat biraz merkeze doğru kaydığınızda sınıf nüfusları 30’dan az değil.
Ülkedeki gerçek öğrenci sayısını kadrolu öğretmen sayısına böldüğünüzde çıkan sonucu gerçek diye kim ciddiye alıyor ki?
  Veriler bir de öğretmen yaş ortalamasının yukarı doğru arttığına ve 50 yaş üzeri öğretmen sayısının varlığına işaret ediyor.Tabi bu istatistiklerde , ekonomik yetersizlikten ötürü kaçıp giden genç kadronun  şeceresi tutulmuyor.
2 yıl kadar Türkiye Yüzyılı Maarif  Modeli üzerinde çalışıp pek çok dersin müfredatında değişiklikler yapabiliyorsak, tam gün adı altında sabahtan neredeyse günün sonuna kadar okulda tuttuğumuz minik bedenlerin öğle arası ne yiyeceklerine  en azından bir iki gün zaman ayırıp kafa yormamız gerekmez mi?  Sağlam kafa sağlam vücutta bulunmuyor muydu ? Ya da zamansız ve plansız atamalar yüzünden okul okul gezen ,hem kendi mağdur hem de devleti mağdur ettiğini düşünen norm kadro fazlası öğretmenlerin bir hal çaresine bakmaya zamanımız kalmadı mı?
Gerçeğe dönüşemeyen sayılar,istatistikler ve değişiklikler yalnızca zihni meşgul eder,hayalden öteye de geçmez.Bu memlekette hala annemin,babamın çocukluğundan kalma okul binalarını aynı bakımsızlıkta görünce bir sonraki yıla yeni umutlar yeşertemiyorum.